Bir fotoğraf karesinin anlattıkları

Gazeteci İsmail Çölkesen yazdı: Bir fotoğraf karesinin anlattıkları

Gazetecilikte haber kadar, o haberi tamamlayan fotoğraf da çok önemlidir. 
Daha doğrusu eksiksiz ve doğru bilgi, doğru haber yazımı ve bu yazıyı tamamlayan fotoğraf üç sac ayağı gibidir. Bu ayaklardan biri eksik olursa o sac, yamuk durur.
Bazen önünüze bir fotoğraf gelir ve o kadar çok şey anlatır ki; altına yazacak söz kalmamıştır. 
Çünkü o fotoğraf zaten herşeyi anlatıyordur, yani konuşan fotoğraftır.
Fotoğrafta “an” yakalama diye de bir tabir vardır.
Bazen öyle bir kare yakalarsınız ki günlerce uğraşsanız, aynı kareyi tekrar çekmeye çalışsanız bunu başarmak mümkün olmaz.
Bu yüzden gazeteciler; bir haberi izlerken aynı noktada durmalarına ve konu da aynı noktada karşılarında olmasına rağmen ard arda deklanşöre bastıklarına tanık olmuşsunuzdur. 
Bazılarınız da 
“Bu gazeteciler neden bu kadar çok fotoğrafı art arda çekerler” diye merak etmiş olabilme. İşte onun nedeni “anı yakalama” çabasıdır. 
Bunun en güzel örneğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şanlıurfa ziyaretinde gördüm.
Köşe yazımın profilinde bulunan fotoğrafa dikkatlice bakmanızı tavsiye ediyorum. 
Cumhurbaşkanı içten bir gülüşle Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeynel Abidin Beyazgül’ün elini tutmuş, Zeynel başkan da aynı içtenlikle iki eliyle Cumhurbaşkanının elini tutmuş. Ama öyle doğal ve mizansenden uzak gülüyorlar ki hayran kalmamak mümkün değil. Hemen arkasında da Valimiz Salih Ayhan var. 
Ne konuştuklarını bilmesek de konuşulan konunun güzel konular olduğunu anlamak zor değil.
Önce deprem ardından sel felaketiyle sarsılan Şanlıurfa’da gecesini gündüzüne katan Zeynel Başkan, “Halkım üzülürse üzülürüm” diyerek, bir an olsun sahadan ayrılmadı. Bu değerli insan bence Dünya liderinin bu samimi gülüşünü hak etti.
Lider deyip geçmeyin. 
Aslına bakarsanız her kurumun, her işyerinin ya da herhangi bir topluluğun başında “lider” diye tanımlanan kişiler vardır ama siyasi lider olmak, milyonlarca insanı peşinden sürüklemek başka bir şey. Bu kanarya sevenler derneği liderliğine benzemez. 
Lider, özellikle de Erdoğan gibi bir dünya lideri kül yutmaz,
Onu süslü laflarla kandıramazsınız,
O yan gelip yatanı da, hizmet üretini de bilir,
Akıllı bir lider olduğunu da tartışmaya gerek yok zaten. 
Siyasi lider ayrıca, örgütünü bizzat kendi ürettiği hedeflere ulaşmak için yönlendiren ve peşinden sürükleyen kişidir. Bu yüzden onun Belediye Başkanının onun gibi olması hizmette ahengin yakalanması açısından elzemdir. 

Önceki yazımda Zeynel Başkanın “halkım üzülürse üzülürüm” sözünü hatırlatıp, her insanın hayatında ister sevgili, ister eş, ister anne ya da baba her kim olursa olsun “üzülürsen üzülürüm” diyen birinin olması gerektiğini yazmış ve Zeynel Başkanın sözüne vurgu yapmıştım.
Cumhurbaşkanımız da dünkü konuşmasında, “Milletimizin derdiyle dertlendik, sıkıntısına çözüm aradık, sevinciyle biz de sevindik” diyerek, adeta Zeynel Başkanı anlattı. 
Doğru olan da bu zaten.
Her liderin partisinden seçilmişlerin kendisine benzemesini istemesi gayet doğaldır. 
Çünkü, bir orkestrayı düşünün.
Bu orkestrada kemandan klarnete, gitardan nefesli ve nefessiz çalgılara kadar bir çok enstrüman var.
Eğer baştaki orkestra şefi bu koroyu iyi yönetemez ise o enstrümanlardan çıkacak  garip sesleri bir düşününsene.
İşte bu yüzden iyi bir lider aynı zamanda iyi bir orkestra şefi gibi olmalıdır. Bu ekiple çalışan her kurum, kuruluş, belediyeler,  özel işletmeler vs… vs…. geçerlidir. 
Hizmet edeni gülen yüzüyle ödrüllendiren Cumhurbaşkanımızı ve lideri ile bu ahengi ve uyumu yakalayan Zeynel Başkanımızı bir kez daha tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Kalın sağlıcakla
İsmail ÇÖLKESEN