Gazeteci Ali Güzel yazdı: Peki sizin farkınız ne?

Yaklaşan 31 Mart yerel seçimler öncesi Şanlıurfa'nın nabzını tutan Gazeteci Ali Güzel yazdı: Peki sizin farkınız ne?

Urfa'da öyle bir süreç yaşıyoruz ki; iktidar partisini eleştiren YRP'li, YRP'yi eleştiren AK Partili sanılabiliyor. Ya da ben öyle bir psikoloji içerisindeyim.

Bu seçimin Urfa'da çok farklı geçeceği aylar öncesinden konuşuluyordu zaten. Ancak beklenen aktörler AK Parti'nin içinden çıkanlardan çok, muhalefetten kişilerdi. Örneğin bir ittifak kurulabileceği ve Mahmut Tanal'ın AK Parti'ye karşı çatı aday olarak yarışabileceği konuşuluyordu. Ancak DEM Parti'nin kendi adaylarıyla seçime girme kararı bu olasılığı ortadan kaldırdı.

AK Parti'den adaylık bekleyen bazı isimlerin bu beklentileri karşılanmayınca seçim yarışına Yeniden Refah Partisi de (YRP) dahil oldu. Beklenen adaylıkların verilmemesi o kişileri ve partilerini bağlar. Zaten esas irdelenmesi gereken de bu değil bence. Bu noktada irdelenmesi gereken esas şey, AK Parti'den YRP'ye geçerek aday olanların kendilerine adaylık vermeyen AK Parti'yi eleştirmesi.

Urfa'da belediyecilik anlamında sorarsanız eleştirilebilecek çok şey var. Ancak 'hiçbir şey yapılmadı' demek de haksızlık olur. Liyakat ile ilgili eleştirilere katılmamak elde değil ancak liyakatsizlik normal olmadığı gibi yeni bir şey de değil. Eleştirilerin odağındaki diğer meseleler ise işsizlik ve adam kayırmacılık. Ancak, bunlar da son bir ya da iki ayda ortaya çıkan şeyler değil. 

Daha iyi anlaşılması için bir örnek vermekte yarar var. Mesela Akçakale Belediye Başkanı Mehmet Yalçınkaya. 5 yıl önce AK Parti'nin adayı olarak seçime girerek belediye başkanı seçildi ve çok değil daha bir buçuk ay öncesine kadar da AK Partiliydi. YRP'nin dünkü mitinginde Urfa'nın elektrik sorunu, mazot fiyatları ve GAP Projesi ile ilgili eleştiriler yaptı. Yaptığı eleştirilere katılmayan ya şehri bilmiyordur ya da bu sorunların konuşulmasını istemiyordur.

Eleştiriler elbette doğru ancak zamanlaması yanlış. Neden mi? Çünkü bu sorunlar da yeni değil. Urfa'nın DEDAŞ sorunu yıllardır var. Daha geçen yaz çiftçiler borç yüzünden sulama mevsiminde elektriksiz bırakıldı. Mazot fiyatlarındaki artış son bir buçuk ayda yaşanmadı.

İşsizlik, liyakatsizlik, adam kayırmacılığa dair eleştiriler de yıllardır var.

Tüm bu gerçekler ortadayken, Yalçınkaya'nın bu eleştirileri, kendisine değil de başka birine (Abdulhakim Ayhan) adaylık veren partisinden istifa ettikten sonra yapması tuhaf. Tuhaf derken, samimiyetin sorgulanmasına neden oluyor.

Eğer normal diyorsanız o zaman şöyle soralım… 

Eğer derdiniz gerçekten halk ve bu şehirse neden şimdiye kadar çıkıp da sorunlardan bahsetmediniz? Neden bunları söylemek için başka bir partiye geçmeyi beklediniz?